Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Bireyin fiziksel bütünlüğünü tehdit eden, dehşete düşüren, çaresiz bırakan, herkes için sıkıntı kaynağı olan, olağan ya da olağan dışı yaşantılara travma denmektedir.

Travmalar:
•İnsan eliyle istemli oluşturulan travmalar (işkence, savaş, tecavüz, şiddet)
•İnsan eliyle istemsiz oluşturulan travmalar (araç kazaları, iş kazaları)
•Doğal afetler (Deprem, sel, kasırga, orman yangınları)

Bir travma sonrası:
– Tekrar yaşantılama belirtileri görüntüleri (flash-backler)
– Travmayı hatırlatan uyaranlardan kaçınma
– Travmaya ilişkin bilişlerde ve duygudurumda olumsuz değişiklikler olması
– Devamlı bir uyarılmışlık hali görülebilir.

Tanı için:
• Bu belirtilerin 1 aydan fazla sürmesi gerekmektedir.
• Belirtiler 3 aydan az sürüyorsa akut TSSB,
• 3 aydan fazla sürüyorsa kronik TSSB,
• Belirtiler olaydan en az 6 ay sonra başlıyorsa geç başlangıçlı denir.
• Belirtiler 1 aydan kısa sürüyorsa akut stres bozukluğu adını alır.

Aşağıdaki yollardan biriyle (veya birkaçıyla), gerçek bir biçimde ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşmış ya da cinsel saldırıya uğramış olma ve böyle bir tehdidi yaşama:
– Bizzat travmatik olayı yaşamak
– Başkalarının başına gelen olaya tanıklık etmek
– Travmatik olayın bir yakını veya arkadaşının başına geldiğini öğrenmek
– Travmatik olayın detaylarına tekrarlayan biçimde maruz kalma

TSSB doğal iyileşme sürecinin işe yaramadığı durumlarda ortaya çıkar. İyileşmeyi engelleyen şey ise kaçınmalardır. TSSB tedavisinde tüm travma odaklı terapiler kaçınmayı önlemek üzerine kurulmuştur. Bunlar,
1- Travmayla ilişkili durumlardan kaçınma
2- Travmayla ilişkili düşünce ve anılardan kaçınma
3- İşlevsel olmayan bilişlerin varlığı ‘dünya son derece tehlikeli bir yerdir, kimseye güvenilmez ve ben kötü biriyim’. Kişi kendisi, başkaları ve dünya ile ilgili olarak sürekli abartılı olumsuz inanışlar ve beklentiler geliştirir.

Neden birçok insan travmaya uğradığında savaşmaz ya da kaçınmaz?
Dünyanın her yerinde kişi hangi kültürden olursa olsun insanların verdiği tepki temelde aynıdır. Bu tepki donma tepkisidir, bu tehlikeyi tespit etmeye yarayan beyin temelli bir tepkidir. Kişide abartılı irkilme tepkileri, odaklanma güçlükleri ve uyku sorunları görülebilir. Psikanalitik görüş travma deneyiminin çözümlenmemiş iç çatışmayı harekete geçirdiği varsayamına dayanmaktadır. Freud şiddetli travmaların tüm savunma mekanizmalarını aşarak ağır ve acı verici bir şekilde yaşanırken bastırma(represyon) travma karşısında yetersiz kaldığını ve egonun bu durumla başetme gücünün kalmadığını belirtir. TSSB hastalarının gördüğü rüyaların dinamik açıdan görevi kişide gerilim yaratan durumun tekrar tekrar yaşama yoluyla geçte olsa boşalımını sağlayarak, engel olmadığı uyaranlar üzerinde kontrol sağlamasına olanak sağlamaktır. Bu başarıldığında korkutucu rüyalar kaybolmakta ve uyku düzelmektedir. Kişiler rüyalarda travmatik olayla ilgili şeyleri gördüklerinde endişelenirler ve güncel hayatlarında yaşadıkları travmayı düşünmemek için devamlı bir çaba haline girerler ve olay işlenmediği için pasif kalır ve kişi, travmayı çağrıştıran bir olayla karşılaştığında olay pasifize olduğu için devamlı ilk gün gibi canlılığını korumaktadır. Kişiler olayı çağrıştıran yerlerden ya da düşüncelerden kaçtığında olan işlenmiyor ve canlılığını korumaya devam ediyor. Tüm kaygı bozuklukları ve travma odaklı problemlerde kişi kaçınmayı devam ettirdiği için doğal iyileşme gerçekleşemiyor. Rüyalarda travmatik olayı pasif halden aktif hale getirerek travmatik olayı aktif olarak yeniden kurar. Önemli olan beyinde pasif olan olayı aktif hale getirerek bireyde boşalım sağlamak.

Amaç kişinin kendilik algısında değişimi başlatmak olmaktadır.
1- Başlarından geçen travmatik yaşantının ‘kurbanı’ olarak değil, travma sonrasında ‘hayatta kalanı’ olarak görmeleri.
2- Eğer bu kadar zor bir durumun üstesinden gelebildiysem hayattaki her şeyin üstesinden gelebilirim düşüncesiyle kişinin özgüveni artmaya başlar.
3- İnsan ilişkilerinde değişim sağlamakta ve başkalarıyla iletişim kurmaya, onlardan destek almaya, insanların iyi oluşları stres önleyici rol oynamakta ve olumsuz duygulanım etkilerini azaltmaktadır.
4- Travmayla baş edebilmiş kişiler zor durumlarda olan başka insanlara karşı daha duyarlı olmaktadır.
5- Diğer insanlara daha empatik ve yardım etme eğilimlerinde artış söz konusu olmaktadır..
6- Yaşam felsefesinde değişim de başlamakta ve yaşamın değeri, anlam arayışı, varoluş teması ve ruhsal gelişimi artmaktadır.
7- Travmatik deneyim sonrası bireylerde ikinci bir şansın verildiği ve hayatın kendisine bağışlandığı duygusu yaratır.
8- Yani bireylerde yaşadıkları travma sonrası hayatta kalma, iyileşme-düzelme ve gelişim gözle görülür bir şekilde görülmektedir.
9- Amaç hastanın travmayı düşünmekle tekrar yaşamak arasındaki farkı görmesine yardımcı olur.

RANDEVU İÇİN ARAYIN